Belgin Usanmaz

MCT Pazarlama Zirvesi notlarım 2013

1.gun
MCT PAZARLAMA ZİRVESİ KONFERANS NOTLARI
04-05 Aralık 2013 Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı-İSTANBUL
Hazırlayan: Belgin USANMAZ
(belginusanmaz@gmail.com)

Konferansın Konu Başlıkları
-Gerçek Zamanlı Pazarlama
-B3,Basit, Başarılı,Büyük Stratejiler
-Yeni Nesil Müşteri
-Ne kadar Basit O kadar Gerçek
-Dünya Değişiyor.Değişen Medya Etkisine Farklı Bakış  vb.gibi
Konferanstan Kısa Kısa…
• Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi’nin  bu yıl teması: “Basit Düşün Ses Getir” .MCT Danışmanlık tarafından düzenlenen zirvede; pazarlama dünyasında fark yaratan basit fikirlerin büyük etkilerini deneyimledik.  Apple’ın “Think different.” Kampanyasına önemli katkılar sunan reklam gurularından, tüm dünyada en çok satanlar listesine giren,”Pi’nin Yaşamı”nın yazarlarına kadar pazarlamanın farklı alanlarında yankı uyandıran profesyoneller yer aldı.
• Her pazarlamacının müthiş fikirler oluşturmasına yardımcı olacak nitelikteki bu basitlik kavramından yola çıkılarak belirlenen tema ile ,pazarlama dünyasındaki yeniliklere yön veren uzmanlardan , yazarlara, ünlü yönetim otoritelerinden danışmanlara kadar uzanan geniş bir gruptan, dünyanın en iyi markalarının arkasındaki hikeyeleri dinleme fırsatı bulduk. Konferans bu yıl gerek konuları gerekse konukları, misyonu, iş dünyasına en güncel marka yönetim bilgilerini, en çok ilham verecek yöntemlerle , kalıcı şekilde sunarak markaların ve marka ekiplerinin geleceğini şekillendirdi.
• Ünlü marka stratejisti Peter Economides’in başkanlığını yürüttüğü Pazarlama Zirvesi’nde  ana oturum ve onlarca paralel oturum ile farklı sahnelerde; bir çok anlamlı ve özel marka fikirleri  pazarlama bakış açısıyla anlatıldı.
Konuşmacilar’dan bazıları…
Peter Fisk                           David Meerman Scott      Faruk Malhan     Cem Topcuoğlu                     Tanyer Sönmezer      Birim Gönülşen Özyürekli   Fazıl Oral    Mutluay Doğan     Enis Orhun

Peter Fisk
Sihirli Pazarlama Makinesi

Eğer bir sloganınız varsa ona esir olursunuz, ama hikayeniz varsa, var olursunuz!”

Kontrol edemediğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Hepimiz global dünyanın bir parçası olmak istiyoruz. Yaşadığımız ortam tahminimizden daha hızlı değişiyor.Hiç olmayacağını düşündüğümüzmşeyler oluyor. Bu açıdan bakıldığında kendimize ve yeteneklerimize odaklanarak farkındalığımızı yükseltmeliyiz” diyerek interaktif sunumuna başlayan FİSK,  Dünyayı değiştirecek alternatif kaynaklar ve fırsatlar var.  Bugun ne yaptığınız? Ne sattığınız? Ne pazarladığınız önemli değil, önemli olan markanızın yeni pazara girmesi nasıl daha iyi olabilir ?neredeyiz? nereye diyoruz? Bu sorulara cevap bulabiliyor musunuz? Bunu düşünün diyerek sözlerine devam etti. .Teknoloji, Hayal gücü ile odaklanma kabiliyeti çok önemli. Dünya üzerinde kendi alanınızı kendiniz yaratıyorsunuz. Bu dünyadaki amacınızı belirlemek ve ‘neden’ sorusuna cevap verebilmeniz işinizi ve kariyerinizi yükseltmek adına önemli. Markanız/Şirketiniz  için de bu aynı.” Şirketinizin var olma nedeni nedir?Neden var? Daha iyi bir dünyayı şirketiniz nasıl yaratırdı? Dünya siz olmasaydınız daha mı iyi olurdu? Öncelikle bu sorulara cevap arayarak işe başlayabilirsiniz diyen konuşmacı, nasıl insanlar için hayatı daha iyi yapabiliriz ? sorusuna cevap bulmuş bir kaç marka örneğini katılımcılarla paylaştı. ‘Basitleştirdiler ve  fark yarattılar’ diyerek sözlerine devam eden FİSK,  bu noktada Renova markasını örnek vererek, renkli tuvalet kağıtlarıyla insanlar için nasıl farklılık yarattıklarına dikkat çekti. Markanın hedeflerinin, büyüme hedefleri ile birlikte anlaşılır ve açık olması gerektiğini ifade eden Peter Fisk, Renova’nın hedeflerini açıkça belirttiğini, dünyanın en seksi tuvaletini yaratmayı amaçladıklarını ve bunun için çalışmalara başladıklarını söyledi. 1-Geleneksel bir ürünü farklı olarak pazara sundurlar.2-Ürünün ilgi çekmesi ve özel olmasını düşündüler.

Bir diğer önemli konunun Ürün markası mı?Şirket markası mı? olunacağı kararını verilmesine yönelik en iyi örneğin Coca Cola olduğunu belirten konuşmacı, Coca Cola’nın nasıl mutluluk anları yaşattığını, nasıl enerji verdiği, her sprocuya nasıl ilham yarattığı, topluluklar yaratmak, toplulukları inandırmak ve toplulukları bir araya getirmenin üründen daha yüksek bir değer yaratmanın nesiller boyu aktarılacak alanları bulmanın önemini vurguladı. Ancak bu şekilde ürün üzerinde yaratılan büyünün zaman içinde artabileceği,sosyal-duygusal alanlara bunun yayılma enerjisini yüksek olabileceğini, akılda ve fikirde kalıcı olmanın ancak bu şekilde başarılabileceğini söyleyen FİSK, esin kaynağı yaratmanın çok reklam bütçesi ayırarak değil, sihirli bir etki yaratarak olabileceğini sözlerine ekledi.  Red-Bul markasından örnekler veren konuşmacı, Red-Bul’un  bir içecekten daha fazlası olduğu yönündeki marka içerik ve videolarını dinleyicilerle paylaştı.
Steve Jobs’tan alıntı yaparak “basitleştirmek en zor iştir” diyen Fisk sözlerini şu vurucu cümleyle sürdürdü; “Herkes için ortalama olmayın, özel olun ve karmaşadan uzaklaşın. Korkak davranmayın, bazen en iyiyi bulmak için iyiyi bırakmak gerekebilir, daha az yapmaktan Hayır demekten korkmayın, en iyiyi bulmak yürek, cesaret ister.Yankı uyandıracak basit olan konulara odaklanın, ve bunları yaparken insanların ilgisini göz ardı etmeyin.”Bazen daha azla çoğalabilirsiniz! diyerek etkileyici sunumunu sonlandırdı.

David Meerman Scott
Gerçek Zamanlı Pazarlama
Sosyal Medya sözü farklı şeyler çağrıştırıyor, sosyal medya terimi yanıltıcı , onun yerine “Gerçek Zamanlı Medya”terimi kullanılmalı diyerek sunumuna başlayan pazarlama strateji uzmanı SCOTT;  Sosyal medya pazarlamanın yapılacağı sadece bir platformdur.

Bu platformda “ Hız ve çeviklik” markalara  milyonlarca dolar getirebilir diyerek; Gerçek Zamanlı Pazarlamada “Pazarlamacılar platform olarak değerlendirmedikleri için ‘şu an’ı unutuyorlar.” Gerçek Zamanlı pazarlamda “Tam şu an ne olduğu çok önemli,” Çünkü o an’da siz paylaştığınız şey’siniz!  Geleceği  düşünerek bu platform bakmanız mümkün değil, böyle bakan  pazarlamacılar, “anı” kaçırıyorlar. Anlık iletişim araçları her şeyden önemli, bu hiç unutulmamalı! şeklinde açıklamalarla  sunumuna devam etti.

İletişime geçerken stok fotograflara HAYIR deyin. Görsellerinizde gerçek kişiler kullanın, markaların reklamlarında ya da web sitelerinde kullandıkları görselleri de  eleştiren SCOTT,  aynı yüzlerin farklı markaların görsellerinde kullanılmasının gerçekçilikten uzaklaşmamıza neden olduğunu vurguladı.

Gerçek Zamanlı Pazarlama için;
-Bahane yaratmayı bırakın
-Hızlı hareket edin
-Ses getirin

Scott, “Gerçek zamanlı pazarlama” konusundaki sunumunu, gözleri ışığa hassas madencilere güneş gözlüğü hediye eden Oakley Sunglasses örneğiyle tamamladı.
Tanyer SÖNMEZER
B3;Basit,Başarılı,Büyük Stratejiler
“Bu yıl zirvenin temasını ‘Basit Düşün, Ses Getir’ olarak belirledik. Çünkü dünyadaki trend bu yönde ilerliyor. Müşteriler artık kompleks bir sığlık değil, basit bir derinlik istiyor. Türk şirketleri bu konuda bilinçlendirmeyi ve dünya arenasına hazırlamayı hedefliyoruz diyerek sözlerine başlayan SÖNMEZER, Türkiye’de birçok pazarlama yöneticisi ezberlenmiş yöntemlerle tüketiciye seslenmeye çalışıyor ancak bu yöntemler artık ses getirmiyor.
İnsan doğası ile ilgili birşey arıyor.

Mesela “Basit, Başarılı, Büyük Stratejilere Lego Movie örneğini verebiliriz…”Onlar sadece hayal satıyorlar. Sadece hayal gücüyle oynuyorlar.Hayaller ve gerçek arasında sadece zaman koyuyorlar.

diyen konuşmacı; “Bir iyi örnek de ‘Air New Zeland’… Yeni Zellanda Hava Yolları reklamlarında stock resim kullanmıyor, son derece samimiler… bu yüzden de reklamlarında çıplaklar!”
“‘Air New Zeland’ reklamlarında değerlerine sahip çıkıyor, peki, ne yapıyor? Hobbit’i, Lord of The Rings’i, kendi adamlarını kullanıyor…”

“Bir başka örnek; ‘Blake Mycoskie ve TOMS’… “One for one”: Alıyorsunuz çünkü biliyorsunuz bi’ tane de ihtiyacı olana gidiyor…”

Daha örnekleri çoğaltmak mümkün diyen SÖZMEZER, ancak önemli olan yeterki projeleri kopyalamayalım! “Burası Türkiye, burada yapamayız diye birşey yok !” Değerlerimizi belirleyip yola çıkarsak yaparız. Basit ve Sade, samimi, sorumlu olduğumuzda daha çok şey yaparız/yapabiliriz.

Değer vaadimiz sahici olması önemli diyerek interaktif sunumuna çeşitli anektot ve müzik eşliğinde devam eden konuşmacı, sunumu daha da interaktif hale getirerek tüm katılımcıların eşliğinde bir  şarkı söyledi ve dinleyicilere söyletti…

Salona bilindik o melodi yayıldı ancak sözleri bambaşkaydı;

“Çal bakalım, çal bakalım,
Fikirleri çal bakalım.

Kopyayı kaldır, çalmayı bırak,
Delikanlı kim bakalım?

Faruk Malhan
Tasarımın Sadeliği, Sadeliğin Tasarımı
Haziran 2013 itibariyle “Tasarım Vakfı İstanbul”un kuruluşuna öncülük yaparak, tasarımın uluslararası boyutlarıyla ekonomilere, topluma ve üretim kültürüne kazandırılması misyonunu sürdüren MALHAN, Tasarımlarındaki özelliklerin;
-Sade-Bütünsel
-Entegre düşünce
-İlham kaynağı
-Optimistik
-Deneysel süreç

“Tasarımcı deneysel süreçleri takip eder; kopyalamaz, test eder!”eskiden Mal-Himzet-Deneyim  bu özellikler bazında tasarıma dönüşürken bugun  kültür öğesini  de ekledik. Tasarım;Yeni birşey yapmak, iyi birşey yapmak, birşeyi yeniden yapmak,yaratmak kurgusudur  diye tanımlanabilir diyen konuşmacı; sadeliğin tasarımı ise ;

Hedefli olmayı
Içeriden dışarıya bakmayı
Empati kurmayı
Rabıtalı olmayı
Cesur olmayı
Tutkulu olmayı gerektirir. şeklinde yorumladı.

Tasarım bir “girdi”, Sadelik ise bir” sonuçtur “diyen ünlü tasarımcı, sadeliğin tasarımını ise ani ve karşı konulmayan değişimlere karşılık verebilmektir, Sadeliğin tasarımı birileri için yapılır herkes için yapılmaz diyerek Mükemmel ise;ekleyebileceğin hiçbirşey kalmadığında ve eksiltebileceğin hiçbirşey olmadığında ulaşılan bir zirvedir şeklindeki sözlerle sunumunu tamamladı.

Ken SEGALL,
NeXT ve Apple dönemlerine yayılan 12 yıl boyunca Steve Jobs ile yakın çalışan bir yazar ve aynı zamanda reklam yöneticisi olan Ken Segall, “iMac” ismini bularak “i” çılgınlığını başlatan isim.  Apple’ın ünlü “Think Different.” kampanyasının geliştirilmesine yardımcı olan Segall, Dell ve Intel  markalarında da görev yaptı.

” Basit olmak, basit olmak demek değildir, süreci doğru kullanmak ve karmaşıklığı reddetmektir.’’Her insan doğası gereği basitlik arıyor.Bu aşk ile ilgili. “8 yıl boyunca Steve Jobs ile çalıştım, Apple kesinlikle diğer şirketlerden farklıydı, bu basitlik fikri onu farklı kıldı ve bu görüş Steve Jobs’ın tüm tasarımlarına yansıdı.”

‘Think different’ ile şirketi en iyi şekilde tanımladıklarını belirten Ken Segall, Apple’ın kendisini çok iyi ve özgün bir şekilde tanıttığını belirtti.
Yaratıcı fikir tek başına bir şey ifade etmediği gibi basitleştirilmelidir de diyerek sunumuna devam eden Ken Segall, Apple ve HP markalarının model sayılarını karşılaştırarak, “HP’nin çok fazla modeli olmasına karşılık Apple’ın sadece 6 farklı modeli olması onu farklı kılıyor” dedi.

Konuşmacı, her biri slogan niteliğinde çarpıcı sözlerine şunları ekledi; “Apple daha sıradan ve samimi kelimeler kullanarak diğer markalara göre daha zeki görünüyor. Steve Jobs insanların basit düşünmelerini ve karmaşaya uğramamalarını istiyordu, Basit karmaşıktan daha zordur derdi. Kelimeleri  insanlaştırmak, insan haline getirmek çok önemlidir.
Örneğin Apple, i-Pod’u çıkardığında teknik özelliklerini saymadı, şu kadar GB demedi. Ne dedi? ‘Binlerce şarkı cebinizde’ dedi. Kişilerin yüreğine hitap etti, basit kelimeler kullandı..
.
iPhone’da bir tek buton vardı, oysa diğerlerinde onlarca düğme bulunuyordu…
Basit düşünerek dağları yerinden oynatabilirsiniz”“Biz Apple’da çalışırken aynı zamanda eğlendik, eğlence kültürün bir parçası haline gelmişti. Steve Jobs da her zaman insanların eğlenmesini istedi” diyerek sunumunu tamamlayan SEGALL, bu amaçla hazırladıkları Scoopertino.com sitesinden ve Zaytung benzeri bu sitede yer alan esprili reklamlardan bahsederek konuşmasını tamamladı.

Dave CARROLL
Sosyal Medya Çağında Müşteri Deneyimi

“Marka aslında insanların hakkında konuştuklarından başka bir şey değildir.” diyerek
sunumuna başlayan CARROLL,Kanada Halifax’tan ödüllü bir şarkıcı-şarkı yazar. Profesyonel konuşmacı, yazar ve sosyal medya inovatörü.

Müzik endüstrisinde yirmi yıllık tecrübeye sahip konuşmacı,  2009’da United Airlines ile zorlu bir müşteri hizmeti sorunu yaşadığında sorununu dünyayla paylaşmak için hikaye anlatmak konusundaki ustalığını kullanarak tanındı.Bunun sonucunda yaptığı “United Breaks Guitar” isimli YouTube müzik videosu anında İnternet’te hit oldu ve bugün 150 milyondan fazla insan onun hikayesiyle tanıştı.

CARROLL, şimdi çok aranan profesyonel bir konuşmacı, kitabı basılmış bir yazar. Gittikçe artan sayıda kişi ve kuruluş ondan kendileri için şarkı yazmasını istiyor. Ayrıca tüketicilerle şirketleri her iki tarafa da faydalı olacak şekilde bir araya getiren ve böylelikle tüketiciler için daha iyi hizmet ve şirketler için daha iyi sonuçlar sağlayan bir online müşteri şikayetleri çözüm platformu olan gripevine.com’un da kurucularından biri.

Bir mesajın özünü çıkartıp onu şarkıya dönüştürme becerisi her yaştan müzikseveri etkileyen nadir bulunan bir yetenek olan Dave Carroll’un zirvedeki konuşmasının akıllarda kalan en önemli cümlesi:

“Marka aslında insanların hakkında konuştuklarından başka bir şey değildir”  Algıları değiştirmek çok önemli. Birlikte neler yapılabileceğini  ortaya çıkarabilir. şeklindeydi.

Bu noktada müşterinin tecrübesi önemli. Bir müşteri çok büyük bir değişime yol açabilir.

Bir şey tasarlarken, bir şey yaratırken, Sosyal Medya kampanyası veya bir proje planlarken kendiniz de buna dahil olmalısınız diyen konuşmacı; insanların algılarını değiştirebiliyorsanız ve bunu her yaş kategorisine uygun deneyimlendirebiliyorsanız ürüne/markaya olan  ilgiyi mutlaka arttırmayı başarırsınız şeklinde etkileyici sözlerle  kendine ayrılan süreyi  tamamladı.

Zeynep Emre MANÇO-Baran YURDAGÜL
Yeni Nesil Müşteri
Yeni nesil tüketici konusunda sunumuna başlayan YURDAGUL, Avea’nın yeni nesil tüketici algısıyla ilgili mobilin hayatımıza girmesiyle ilgili ;
7.1 milyar nüfusluk dünya genelinde, 1.7 milyar TV kullanıcısı, 1.1 milyar sabit telefon ve 1.8 milyar kredi kartı kullanıcısı mevcutken, mobil abonelik sayısının 6.7 milyarı bulduğunu belirterek sunumuna başladı.

“Müşteri profili, online broşürden ürün arayan, satın alma işlemini telefon ederek ya da mağazaya giderek gerçekleştiren müşteriden hayatı mobil yaşayan, beklentileri yüksek, çok daha bilinçli ve ne istediğini bilen bir müşteriye doğru nasıl değişim gösterdiğinden bahseden konuşmacı,  Mobil olarak adlandırdığımız bu yeni müşteri grubu, anında hizmet bekleyen, her zamankinden daha sosyal ve teknolojiye yatkın olarak dikkat çekiyor” diyerek “Mobil”in her şeyi, ekonomide söz sahibi sektörleri kısaca dünyayı değiştirdiğini belirtti. Baran Yurdagül sözlerini bitirirken “yeni nesil müşteri”yi şöyle tanımladı; “Günümüzde tüm isteklerini ve şikayetlerini sosyal mecrada paylaşacak teknolojiye yatkın bir müşteri profili var. Bu müşteri grubunun en önemli özelliği ise her teknolojiyi kullanmak istememesi. Yeni Nesil Müşteri; kendisine kolaylık sağlayan ve çevresinin de kullanmayı kabul ettiği ürünleri tercih eden bir kitledir.

“Yeni Nesil Müşteri” kavramı ve yeni müşteri profiliyle iletişimin püf noktalarını aktaran Avea Bireysel Segment Yönetimi Direktörü Zeynep Emre Manço ise, mobil müşteriyi mutlu edebilmek ve bağlılığını kazanabilmek için iki kritik konunun altını çizdi.
“Dünden farklı olarak bugün elimizde müşterinin fiziksel sosyal ve dijital hayatı ile ilgili anlamlandırabileceğimiz çok fazla, hem de gerçek zamanlı güncellenen veri mevcut. Bu bizim için büyük bir avantaj ama aynı zamanda zorlukları da içinde barındırıyor. Farklı kaynaklardan beslenen yüksek volümlü verinin doğru ve gerçek zamanlı anlamlandırılması güçleşiyor.

Bu noktada, doğru veriyi etkin şekilde analiz ederek aksiyon almak geleceğe yatırım anlamında önem taşıyor” diyen Manço, müşteriyi kazanmak için bir diğer önemli konunun da iş modellerinin bu yeni dünyaya adapte edilmesi olduğunu ifade etti.
Manço, Avea’nın yeni nesil müşteriye pazarlama anlayışının bir örneği olarak geçtiğimiz günlerde müşterileriyle buluşturduğu yeni gençlik markası Woops’un lansman sürecini de dinleyicilerle paylaştı. Avea, yeni gençlik markasının lansmanını Türkiye’nin en büyük Twitter buluşması #BiBuluşsak etkinliği kapsamında gerçekleştirmiştiğinden bahsederek sözlerini tamamladı.

Birim GÖNÜLŞEN ÖZYÜREKLİ
Ne Kadar Basit ,O Kadar Gerçek
Basitlik herkesi kapsamaktan geçer. Görkemli işler atağa kaldırır ancak basit işler cesaret gerektirir.”  şeklinde açıklamalarla   “Ne Kadar Basit, O Kadar Gerçek” konulu sunumuna  başlayan ÖZYÜREKLİ, her “Haberin iki önemli öğesi var:
1-Hikaye anlatmak
2-Hikayeyi  çok güzel bir görselle yaşatmak” sunumuna başladı.

Basitliğin önemli unsurunun odaklanmak olduğuna değinen ÖZYÜREKLİ, odaklandığınız şeyin arkasını doldurmanınsa çok daha önemli olduğuna dikkat çekti. Son günlerin dikkat çeken “Hürriyet Benim”in kampanyasının yaratım sürecini detaylarıyla anlatan konuşmacı, kampanyanın bir felsefesi ve değerleri olduğunu  ve insana dair bir paylaşım durumu yaratıldıgının  altını çizerek, Türkiye’nin kültürel çeşitlilik ve zenginliğinin, projenin temeli olduğuna vurgu yaptı.
“Kampanyamızda Hürriyet olarak bireysel özgürlüklere odaklandık. Ancak basitlik o kadar da basit değildir. Basitlik herkesi kapsamaktan geçer. Görkemli işler atağa kaldırır ancak basit işler cesaret gerektirir” sözleriyle ilgi çekici sunumunu sürdüren ÖZYÜREKLİ, “Bir şarkımız var; ‘Hürriyet Benim’… Basit olsun istedik, herkesin aklında en kalabilecek sözler seçtik.” diyerek kampanya şarkısının farklı bir verisyonunu katılımcılarla paylaştı.

Pazarlama hayata dair birşey, duyuyorum görüyorum hissediyorum dedirtmeli.
BASİTLİK, İYİLİK,GERÇEKLİK , İYİ İFADE EDİLMİŞ BİR HAYAL kurulmazsa hiçbirşey olmaz. O yuzden kampanya süreci başlamadan once DİNLEDİK, iyi hikaye yazacaksak eğer İYİ BİR DİNLEYİCİ olmamız lazımdı diyerek yola çıktıklarını , bu yolda  alınan geri bildirimle BASIT,DOĞRU ANLAŞILIR, İYİLİK içeren bir çok çekimin yapıldığından bahsetti.

Paul EFMORFİDİS
Cocomat’ın Hikayesi
’Eğer kutunun dışına çıkmak istiyorsanız toplumun dışına çıkın’’
“Biliyorsunuz Yunanistan’da ekonomik kriz var, zengin değiliz, kafamızı çalıştırmalıyız. Bir gün sahilde gördüğüm yığılmış halde tıpkı bir yatağa benzeyen yosundan ilham aldım, yosundan yatak yaptım” diyerek söze başlayan EFMORFİDİS, Cocomat markasının hikayesini dinleyicilerle paylaştı.
“Çok fazla bilgiyle doğuyoruz, bilgi sadece toplumda var olan bir şey değil, kutunun dışına çıkmak istiyorsanız toplumun istediklerinin dışına çıkın. Yunanistan bankalarına gidip yosundan yatak yapmak ve at kılından yorgan üretmek istediğimi söyledim. Bütün kapılar yüzüme kapandı. Bunun üzerine bir gün annemden 1000 drahma aldım ve bankaya yatırdığıma dair makbuzu alıp başka bir bankaya gittim. Bir sonraki işim için ilk ve son defa olmak üzere 92 milyon drahmi kredi aldım ve aldığım bu kredinin 5 katını geri ödemek zorundaydım. Bende kimsenin durduramayacağı bir şevk vardı ve projeme aşıktım. İnsanların benim yatağıma yatacağından ve memnun kalacağından emindim. TV’ye ya da radyoya benim reklamımı yapsınlar  diye para vermek istemiyorumEn iyi reklamı ürününüzü kullananlar yapar. Farklı etkinlikler düzenlenerek müşteriye hitap edilebilir.
Hedefinize ulaşmak için farklı yollar düşünmelisiniz, CocoMat apayrı bir düşünceyle ortaya çıkmış bir projenin sonucudur diyerek, Türkiye genç nüfusu, yüksek verimi bol olan bir ülke. Doğadan faydalanın, eğer bunu yaparsanız siz de iyi bir şirket kurabilirsiniz şeklindeki  görüş ve önerilerini dinleyicilerle paylaştı.   Toplumun sizin için ne söylediği çok önemli değil, önemli olan farklı düşünce tarzlarından ortaya çıkacak, insanların tutkuyla bağlanabileceği şeyleri doğada arayıp bulmanız.  Ve bu tutkunun ağızdan ağıza kişilere yayılmasıdır diyen çılgın yunanlı diye tanınan konuşmacı, başkalarının yaptığı klasik şeyleri sizde yapabilirsiniz önemli olan iz bırakmak, yeni oluşumlara ilham vermektir diyerek sözlerini sonlandırdı.

Fazıl ORAL-MCT Danışmanlık
Stratejiye Tapınmanın Sonu mu Geldi?
“Sırf fark yaratacağız diye basit şeyleri karmaşık hale getirmeyin. ”
“Satın alma kararını 0.2 saniyede veriyoruz.” diyerek sunumuna başlayan Fazıl Oral, ‘Inception’ filmini örnek vererek bireylerin bilinç ve bilinçaltı durumunu iyi bilmek gerektiğini ve ona göre strateji belirlenmesi gerektiği belirterek sözlerine devam etti.

“Sırf fark yaratacağız diye basit şeyleri karmaşık bir hale getirmeyin.  Karar verebilmek için; “Basit-Stratejik-Sistemik ve Sezgisel” düşünmemiz ve deneyim sahibi olmamız gerekiyor. Basit –Düzenli-Karmaşık-Düzensiz-Karmasık Düzensiz bu sistemlerin doğru tarif edilmesi gerekiyor.
Menfaati maksimize etmek istediğimiz zaman” stratejik “düşünmek gerekir. Sistemik düşüncedir önemli olan sistematik değil! diyen ORAL,  İkisi son derece farklı kavramlardır. Sistematik kavramı Düzeni korumakla ilgilidir ve kaygıları vardır. Sistemik düşünce dengeyi nasıl sağlaması gerektiğini anlatmaktadır. . “Sistemik kavramda çoklu düşünmek zorundayız. Tüm düşünme sistemlerini kullanabilmek için deneyim gereklidir. Bazı deneyimli insanlar sezgileriyle bunu gerçekleştirmiştir”  diyerek sunumuna devam etti.
Batı dünyasının beceri seti diye adlandırdığı; “Tepkisel-Sistematik-Stratejik-Sezgisel” düzeylerinin “Basit ve Karmaşık” alanlarında farklı etkiler yarattığını,  dolayısıyla karar verme süreçlerinde bu etkilenmelere belli boyutlarda bakıp akıl ekleyerek karar verildiğini örneklerle anlatan ORAL,” Sezgisel düşünme ve  sistemik kararları açıklayan bir video gösterimi ile sunumunu tamamladı.
2.gun
MCT PAZARLAMA ZİRVESİ KONFERANS NOTLARI
04-05 Aralık 2013 Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı-İSTANBUL
Hazırlayan: Belgin USANMAZ
(belginusanmaz@gmail.com)

Cem TOPCUOGLU-Dimitris ROKOS-Enis ORHUN
Dünya Değişiyor.Değişen Medya Etkisine Üç Fraklı Bakış
Reklam dünyasına 30 yıl once girdiğini, bu sürede özellikle Türkiye’de çok şeyin değiştiğinden bahsederek panelede ilk söz hakkı alan TOPCUOĞLU, üretici-dağıtım, dağıtım-satış, satış-pazarlama, pazarlama –markaya geçişin çok uzun sürdüğü yıllardan sonra şu anda bu alanlarda çok hızlı şeylerin olduğunu ve artık aşamaların beklenmeden hızla değişebilecek yapıya sahip olduğundan bahsetmeye başladı.
Bir diğer konuk ORHUN ile 9 yıl once sector de faaliyet göstermeye başladığını ve en büyük etkinin teknolojik gelişmeler sonrasında yaratıldığını söylerek konuşmasına başladı. Eskiden markalar tüketicilere ne yapması gerektiğini söylüyordu,  şimdi tüketiciler markaların kendilerini anlamalarını ve birlikte hareket ederlerse ne yapabilirler onu anlatmaya çalışıyorlar diyen ORHUN, bu noktada samimi ve gerçekci olmak çok önemli. Ürün veya markaların tüketicilerin inanç sistemine uygun solganlar ve söylemler oluşturması gerektiğininin altını çizdi.
Mobil medya entegrasyon şirketinin 13 yıldır sahibi olan ROKOS ise , yapılan araştırmalarda çeşitli nedenlerle” 1 kişi günde 150 kez”  telefonuna baktığını ve bu zamanda müşteri ile bağlantı kurmanın onu kazanmanın öneminden dinleyicilere bahsetti.
Teknolojinin hayatımıza yaptığı değişikliğin teknik anlamda değil, sosyal yapı için hızlı ve doğru yapılmasına bakılması gerektiğini belirten TOPCUOGLU,offline-telefon reklamı hangi reklam kanalı olursa olsun markanın ana fikrinin diğer mecralarda nasıl yayılacağı bilmeden bir fikir yaratılmamalı dedi.  Şirketin bütün paydaşlarının yeni yaratılan fikire uyum sağlaması ve birlikte fikri yönetmeleri çok önemli. Bu noktada sosyal medya da yeni çıkan fikir veya sloganın entegrasyonunda yaşanan problemle çeşitli hatalar yapıldığından bahsedildi. Gidilecek yol belli de olsa ekosistemin birlikte hareket etmesi gerekiyor.Fikirle-Müşteri arasında herşey  son zamanlarda medya oldu. Çatı fikirlerin sürekli feedback alınarak , anlık önlem ve geçiş yapılacak şekilde esnek , oldukça basit , anlaşılır şeyler yapılması üzerinde duran konuşmacılar, hersey tek birşeye dönüşüyor, olduğunu düşünmek önemli ancak bu noktada basitlikte bahsedilebilinir, küresel tüm şirketler mobil medyayı kullanıyor, mobil sonucu hemen alınabilir(7 sn)olması etkileyici bulunuyor diyen ROKOS, çok yakın zamanda markayı yönetecek ve yönlendirecek müşteri temsilcisi, strateji yönetici pozisyonlarına ihtiyaç duyulabileceğinden bahsetti.
Yakin gelecek’te reklam ajanslarının işi kolaylaşacak çünkü reklamları artık insanlar yapacak, ancak en önemlisi bu noktada ikna etmekte markalar zorlanacaktır diyen ORHUN,kampanyaların artık etkisi yok, kampanya genelde planlanan birşeydi, artık daha çok proje bazlı çalışmalar yapılacak, çünkü projeler değişikliğe yatkın, bu noktada da proje management devreye girecek. Artık hiç bir marka  müşteriler  bizden kampanya bekliyor diye düşünmeyecek, müşterileri tanıyan sistemlerin kendileri için ne yapıyor olduklarına bakıp hareket edecekler diyen konuşmacılar, medoratörün;  GOOGLE, FACEBOOK dünyayı ele geçirir mi? sorusuna ise kesinlikle EVET cevabını vererek  paneli sonlandırdılar.

Sean Pillot de CHENECEY
Karari Kim Veriyor? Bireyselliğin Yükselişi
“Dünyanın en büyük marka ve ajanslarıyla kültürel ve sosyal marka ve iletişim trendleri konusunda uzmanlaşmak için 15 yıl çalıştığını belirten CHENECEY, 1990’lardan bu yana medyada adı geçen ve medya tarafından alıntılanan en deneyimli trend uzmanlarının birisi olduğunu belirterek, tüm çalışmalarında “kavram ve konsept” üzerine çalıştığından bahsederek sunumuna başladı.
Burada iki yönlü düşünce sürecinin anlanması gerektiğini belirten konuşmacı, reklam ve eğlence  sektörünün biraraya gelmesi son derece önemli, markaların insanların için bir fikir bulup,  onunla markayı ilişkilendirmesinde günlük hikayelerin içine orjinal hayatlardan bazı duygusal etkilenmeler katmaları gerekmektedir diyerek sunumuna devam etti.

Satacağı araçların içine şekerler koyarak içimizdeki çocuğa dokunan bir otomobil markasından örnek vererek sunumuna devam eden konuşmacının ilgi çekici sözleri ise;

“İnsan iç görüsünü kaçırmamamız gerekiyor. İnsanların günlük hayatta ne yaşadıklarını atlıyoruz.
İnsanların birbirleriyle olan iletişimi gözden kaçırılıyor. İnsanlar ve ajanslar problemi doğrudan ortaya koymalılar.
Facebook ve Google’ın dünyayı ele geçireceğini söylüyorlar, bu ancak insanlar izin verirse olabilir.
Eğer herhangi bir markanın hizmetinden memnun değilseniz bunu online olarak belirtin. Şikayet edilen her bir vaka aslında dış dünyayı temsil ediyor.
Markaların bu dünyada yapmaları gereken en önemli şey şeffaf olmak! Şeffaflık, insanların sesini duyurabilme konusunun pozitif markalaşmaya doğru gidildiğinin bir göstergesi.
CHENECEY , etkileyici sunumunu; Markanıza dair gerçek bir amacınız yoksa Markanızın neden var olduğunu ?Neden bu şirket için çalışıyorum? Sorularını kendinize mutlaka sorun bunu sorgulayın.”  Çünkü  amacı bu sorular belirler. Markayı sahiplenenler bu amacı bilmesi ve taşıması çok önemli. ‘’Markaların bu dünyada yapmaları gereken en önemli şey şeffaf olmak ve bunu yansıtmaktır!” diyerek,  sunumunu tamamladı.

Aslı Barıs SEYIS ve AVEA Pazarlama Okulu Katılımcıları
Pazarlamanin Süpermanlerini yetiştirmek
“Pazarlamanın Supermenlerini Yetiştirmek” konulu oturumda Avea Pazarlama Okulu katılımcılarıyla birlikte yer alan Avea Çalışan Gelişimi ve Yetenek Yönetimi Direktörü Aslı Barış Seyis, yaklaşık 3 yıl süren eğitim süreci kapsamında, 360 derece pazarlama yetkinliği kazandıran Avea Pazarlama Okulu hakkında dinleyicileri bilgilendirdi.

“GSM sektöründeki çalışanların sadece bulundukları koltuğa hakimiyeti değil, tüm iş süreçlerine, şirketin stratejik kararlarına ve rekabetin gidişatına hakim olmaları gerekiyor. Yani pazarlama bir anlamda hepimizin hayatına dokunuyor.

Avea Pazarlama Okulu ile katılımcılara; Stratejik kararlarda yol gösterecek, büyük resmi görebilecekleri, müşteri ihtiyaçlarını çok iyi anlamak üzere algılarını kuvvetlendirebilecekleri ve pazarlama bakış açısına sahip olabilecekleri komple bir içerik sunduklarını, üniversitelerde bu anlamda yapılandırılmış bir Eğitimin halen  bulunmadığından bahsedildi.  Pazarlama Okulu’nda Üniversite öğrencilerine ve çalışanlarımıza bu boşluğu dolduracak, yeni dönem pazarlama eğitimi veriyoruz” diyen Seyis, Avea Pazarlama Okulu’nu ise şöyle anlattı:

“Müşteri motivasyonlarını, davranışlarını ve içgörülerini yorumlamanın yanı sıra ileri düzeyde finansal analiz yetkinliği olan, modern dünyanın ‘Superman’lerini yetiştirmek, tek bir akademik program ya da tek bir pozisyondaki iş tecrübesiyle kısa sürede mümkün değil. Avea Pazarlama Okulu yeni dönem pazarlamanın çok yönlü ihtiyaçlarına cevap verecek ‘Superman’ler yetiştirdiğimiz bir platform.

Pazarlama Okulu Katımcılarına söz verildiğinde ise  Avea Pazarlama Okulu katılımcıları ; Farklı disiplinleri-Ekip çalışmasını-Empati-Farklı düşünce tarzlarını-Müşteriyi merkeze koymayı-IT/Müşteri deneyimi-Stratejik düşünmeyi öğrendiklerini, Müşteri kim?Kimin için buradayım?,Rolüm nedir?Sahadaki işim nedir?Satış neden zor?Hangi alanlarda zoluk yaşıyoruz?Şirkete artı katma değer nasıl sağlanır? sorularına bu platform içinde yanıt bulduklarından bahsettiler.

İş süreçlerinde yaşanan bir yanlış yönlendirmenin, çapraz satış ile müşteri kazanmanın şirket için önemi, müşteri memnuniyeti sağlamanın değeri  gibi şirketin varlığını sürdürmek ve sector içindeki yerini korumak hatta bir üst seviyeye taşımak için çalışanlardan neler beklendiğinin bilinmesi ve bu platform dışında çalışma arkadaşlarına bu bilgiler işiğiında bilinçli yaklaşmanın ne kadar büyük bir anlamı ve kazanımı olduğunu öğrendiklerini dile  getirerek kendilerinin ne kadar sanslı olduklarını düşündüklerini dile getirerek sunumu tamamladılar.

 

ARA OTURUM-1

Ahmet AKIN
Yeni Geleneksel Medya
Yeni geleneksel medya konusunu işleyen Ahmet Akın, gelecek kavramından ve geleceğin çok çabuk tüketildiğinden bahsetti. Yeni medyanın da zaman içinde gelenekselleştiğini söyleyen AKIN,  “Moda markaları, dünyalarını çok güçlü bir şekilde anlatabiliyorlar” diyerek, Harley Davidson, The Ritz Carlton, Apple ve Dolce &Gabbana markalarını örnek verrdi. Sadakatin azaldığı bir dönemde bu markaların başarısına dikkat çekerek, artık markaların “senden sonra tufan” döneminin sona erdiğini söyledi.
Markaların Sosyal Sorumluluk projelerinden örnekler vererek bu durumun Türkiye’de yavaş ilerlediğinden bahseden AKIN, “Paylaşmak, görünmek, gözükmek artık sıradan kavramlar. Yeni olan görünmemek, merak uyandırmaktır” dedi. ,
“Mobil cihazlarda markaların ürettiği aplikasyonlar, oyun yoluyla tüketicinin kalbini kazanıyor, teknoloji uzun süredir pazarlama yapanları korkutsa da farklılaşmak için büyük fırsatlar sunuyor.”
Dijital dünyanın ilk ürünü olan ‘banner’ın artık geleneksel medya içinde ele alınması gerektiğinden bahseden AKIN, markaların bununla ilgili reklam örneklerini paylaştı. Bir fikrin iyi olup olmadığını anlamanın en iyi yolu” Ne kadar fazla mecrada paylaşıldığını görmekten geçer” diyen AKIN, insanlara marka hedeflerinin oyunlaştırarak verilmesi gerektiğini söyleyerek sunumunu tamamladı.
ARA OTURUM-2

Esra Zeynep Kırımlı, Müge Vardar, Yeşim Koçyiğit:
Pazardaki Fırsatları Parçaları Birleştirerek Keşfedin
KIRIMLI, Pazarlamanın ilerlemesinin en büyük destekçisi teknolojidir. İnovatif fikirler sektörde başarılı bir şekilde yer alıyor. Daha güçlü ve beklentisi yüksek tüketiciler var karşımızda, artık marka yaratma süreçlerinde tüketiciler bu süreçlere yabancı değiller. Yeni deneyimler keşfetme ihtiyacı tüketicinin sürekli önünde olmayı gerektirir. Bir adım daha öteye gidebilmek için pazarı etkileyen yeni faktörleri ve veri kaynaklarını kullanmak gerekir.”
GfK’nın inovasyon yol haritasını, geleceği gör ve geleceği sahiplen olarak tanımlayan VARDAR “Güvenlik, Esenlik, Deneyim ve Kolaylık” kavramlarının 4 temel ilke olduğundan söz etti.
KOÇYİĞİT ise  Pınar markasının stratejisini geliştirmek ve pazar araştırması yapmak amacıyla GfK ile çalıştıklarını söyleyerek Pınar’ın marka hedeflerini ve pazarını ele aldı.

Meyve suyu pazarını ele alan KIRIMLI, Piyasadaki ve dünya pazarındaki birçok markanın “zenginleştirilmiş içerik sağlığa destektir” fikriyle yola çıktığını ve bunun tüketicilerin ihtiyacına cevap verdiğini söyleyen KIRIMLI, geleceğin inovasyon platformunda meyve sularının sadece meyve suyu değil sağlık iksiri olarak görülmesinin hedeflerinin arasında yer aldığını belirtti.  “Ana motivasyonun zinde hissetmek olduğu, hayattan zevk almanın odak noktası olduğu bir platform üzerinde çalışıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Yann MARTEL
“Life of Pİ”nin Oscar Yolculuğu
Bir hikayeyi ekrana aktarmak zor bir işlem, çok farklı dilleri konuşuyorlar çünkü.”
İlk kez 25 yıl önce geldiği İstanbul’u sırt çantasıyla gezdiğini anlatan MARTEL,, kitabının Oscar’a uzanan başarı hikayesini Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi’nde paylaştı, kendi ağzından sohpeti ise dinleyicilere böyle yansıdı:
“Ben bazıları gibi 12-13 yaşlarımda yazmaya başlamadım, 20’li yaşlarımda başladım ve bu kitabı 4 yılda yazdım. Film sektörüne girmem çok ilginç oldu. Hollywood çok büyük ve büyülü bir sektör ve sürekli hikaye peşinde. Hollywood’da hikayenizi satın alıp her şeyi  yapabiliyorlar. Bir kaplanla bir çocuğun hikayesini yazmanın kolay olduğunu düşünürdüm ta ki filmi çekilene kadar…
Film çekiminde hiç bir şey kitaptaki gibi olmuyor. Bir hikayeyi ekrana aktarmak çok zor bir işlem, farklı dilleri konuşuyorlar çünkü. Kitapta ben Pi’nin duygularını kısa kesip kalanı okuyucuya bırakıyorum ama bu durum filmde uzun bir süreçte ve çok farklı bir şekilde anlatılıyor, karakterin üzerindeki duygu değişikliklerini gözlemleyebiliyorsunuz.
Yönetmenimiz filmi çekerken çok zorlandı.
Film çekimleri ciddi emek isteyen bir iş; görüntü yönetmeninden teknik ekibine, kostümcüsüne kadar hepsi ulaşılır olmalı. Hollywood’da çok fazla israf vardır, birçok proje bu yüzden yarım kalmıştır.
Yönetmen Ang Lee benimle tanışmak istedi ve sonunda bu filmi yapmaya karar verdik. Doğru senaryoyu bulabilmek için tam 120 kez baştan yazdı. Sahnelerin tehlikeli kısımları da vardı; filmin gerçekleşmesi için 4 farklı canlı kaplan kullanıldı. Filikadan atlayan kaplanlar gerçek olsa da kaplanın filikaya geri tırmanmasını sağlayamadığımız için bilgisayar teknolojisi kullanıldı. Gerçek görüntüyle teknolojik görüntü arasında hiç fark yoktu ve bu bugüne kadar yapılan en kusursuz ve birebir çalışmaydı. Sadece kaplan sahnesi için 3 farklı ekip, biri iskeleti, biri kasları diğeri de tüyleri üzerinde çalıştı. Sırf bu sahneler için aylarca çalışılarak milyonlarca dolar harcandı…
Pi’nin iki öyküsü var, biri hayvanlarla olan diğeri hayvanların olmadığı öyküsü… Pi bu kazaların birinde insanlarla diğerinde hayvanlarla kalıyor. Ben burada farkı kişilere bırakmak istedim. Olaya nasıl bakmak istediğinizi belirledikten sonra ilerlersiniz, Neye inanacağınıza karar vermelisiniz. Pasifikteki sahneler dışında Hindistan’daki sahneleri de çok beğendim. Bu arada film sayesinde kitap satışları da tekrar arttı…”diyerek memnuniyetini dile getirerek sohbetini sonlandırdı.