Belgin Usanmaz

Yıldızlar ateşböceği sanılmaktan korkmazla

“Yıldızlar ateşböceği sanılmaktan korkmazlar” diyor Tagore:

“Düşünüyorum da sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek.

Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi, naif yönlenimizin keşfedilmesi,

cesaretsizliğimizin anlaşılması, korkularımızın paylaşılması

sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.

Kabuklarımızın arkasında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.

Ve ne kadar güçlü korunuyoruz kalkanlarımızın ardında.

Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden.

Istiridyeler, deniz minareleri, midyeler. Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.

Sahi koruyor mu bizi bu çatlamamış sert kabuk?

Kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?

Yoksa zarar mi veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize?

Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi?

Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak.

Ne çıkar ateşböceği sansalar beni?

Belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin o uçucu, masum, sevimli

çocuksuluğuna el kaldırmaya kıyamaz

Güçlü kapıların ardına kilitlemesem kendimi, korkaklığımı, sevgi isteğimi;

en insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem

bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup bir kuş gibi uçacağım özgürce.

Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.

O da çözülecek belki.

Samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince.

Oysa bir görebilsek bunu.

Kalmadı böyle insanlar demesek.

Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak.

Kırılmaktan korkmasak, incinsek, yaralansak.

Ne olur bir darbe daha alsak.

Yeniden açsak kendimizi, atabilsek o kabuğu.

Denesek, risk alsak, yanılsak.

Fark etmez.

Tekrar, tekrar bıkmadan denesek. Ve kucaklaşsak yeniden.

Tipki eskisi gibi.

Ne olduğunu anlayamadığımız o 15 yıldan öncesi gibi.

O zaman fark edeceğiz. Ne kadar özlediğimizi birbirimizi.

Neler biriktirdiğimizi, kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi.

Beraber geldik, beraber gidiyoruz oysa.

Vakit az, paylaşmak, sarılmak için.

Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.

Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.

Sırtımızda ağır küfeler her gün katlanan.

Ve koşullar bir türlü düzelmeyen.

Sevgiye çok ihtiyacımız var.

Ufukta kara bir kış görünüyor.

Ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri.

Kırın o sert, o ağır kabuklarınızı.